Hepimizin bildiği gibi ülkemizin kuruluşu çok sancılı ve kanlı bir şekilde gerçekleşmişti. Peki ya kaybetseydik? Gelin hep birlikte alternatif bir Türk sömürge devleti olması planlanmış Türk-İngiliz mandasına, Britanya Türkiyesi hayali tarihine bakalım.
Kaybedilmiş Bir Savaş ve Yok Olmaya Yüz Tutmuş Bir Millet
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizler, yarım yamalak kalan Osmanlı donanmasını Çanakkale‘de ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Ve geri çekilen Türkler sayesinde İngilizlerin donanmaları, hiçbir şekilde çatışmaya girmeden kolayca İstanbul açıklarına demirlemişti. Vahdettin, sarayından kolayca İngiliz zırhlılarını görebiliyordu. Ve sonunda dedesi İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet ile aynı ismi taşıyan Mehmet Vahdettin, Dolmabahçe Sarayı‘nda İngilizlere selam durarak İstanbul’un anahtarını onlara teslim etti. Nihayet, İngilizler Türkleri yenmişti! İstanbul, artık Müslümanların değildi!
İngiliz askerleri artık Fatih’in yadigarı olan İstanbul’da, hatta onların deyimiyle Konstantinopolis’i fethetmişlerdi. Aynı askerler, sorgusuz sualsiz halkı gözaltına alıyor, karşı çıkan kadınların ırzına geçiyor, erkekleri ise öldürüyordu. Bunun yanı sıra İngiliz askerleri istedikleri gibi hırsızlık ve yağma yapma haklarına sahipti.

Türkler, ateşkes talep ediyordu fakat İngilizler, Türkleri çok ağır bir ateşkese zorluyordu – hatta Sevr’den bile kötü bir antlaşmaya!
Türk’ün Hiçe Sayıldığı Bir Ateşkes Antlaşması
Buna göre Trakya’dan başlayan ve Bursa’ya kadar uzanan, Çanakkale ve İstanbul Boğazı ve çevresi İngilizlere bırakılacak, Balıkesir’den Antalya’ya kadar uzanan bölge Yunanistan’a, kalan Akdeniz sahilleri İtalyanlara verilecekti. Doğuda bir Ermeni devleti kurulacak, Güneydoğu’da yine İngiliz ve Fransız desteği kurulması planlanan bir Kürt devleti için Irak’a verilecekti. Sivas-Malatya-Kayseri-Hatay-Halep illeri ise Fransa’ya verilecekti. Geri kalan Batı Karadeniz sahilleri, Ankara, Kastamonu çevresinde ise bir Türk Devleti oluşturulacaktı – bir nevi Sevr paçavrası gibiydi fakat ondan katbekat kötü idi.

İç Anadolu’da kurulan ve padişahlıkla yönetilecek bu devlete İngilizler tarafından Anadolu Cumhuriyeti, Marmara’da kurulan İngiliz mandası Türk devletine ise Britanya Türkiyesi adı verilmişti. Anadolu Cumhuriyeti, imzaladığı barış antlaşması ile birlikte savaştan çekilmişti.
Savaş Sonrası: Britanya Türkiyesi
Kraliçe’nin yönetimde söz sahibi olduğu Britanya Türkiyesi, Kraliyet Sömürgesi olarak Marmara Bölgesi civarında kuruldu. Ucuz olmasına rağmen nitelikli işgücü ve boğazlar sayesinde İngilizler’in gözde sömürgelerinden biri olmuştu. Savaştan sonra büyük bir hızla imar edilen bu devlet, kısa bir süre sonra gelişmiş limanlara, Avrupa ile uyumlu bir demiryoluna sahip olmuştu. Bununla birlikte trafik soldan akmaya başlarken, devletin dili İngilizce olmuştu. Buraya gelen İngiliz rahipler, camileri ve mezar taşlarını teker teker yıkmış, yerine kiliseler ve din okulları açmaya başlamışlardı. Ayasofya’ya tekrar haç dikilmiş, Hristiyanlık için eski önemine kavuşmuştu, tabi bölge halkının Müslüman olmasına rağmen! Hatta paraları bile hazırdı:

Anadolu Cumhuriyeti‘nin kukla padişahı, Britanya devleti ile ağır kapitülasyon antlaşmaları imzalamıştı. Nihayetinde Türkler, artık tarih üzerinden silinmeye hazır bir milletti. Fakat halk, kısa süre sonra padişaha ve İngilizlere karşı baş kaldırmıştı. Zaten ordusu terhis edilmiş olduğu için halktan oluşan bir ordu, İngilizlerle tekrar savaşa girmişti fakat yeterli donanıma sahip olmayan Türkler, bir kez daha yenilmişti.
Bunun üzerine İngilizler, Anadolu Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’ya kadar ilerlemişti. Daha sonraki yıllarda, zamanla artık Anadolu Cumhuriyeti de Britanya Türkiyesi‘ne geçmişti. İngiltere, İstanbul ve Ankara merkezli kurduğu Britanya Türkiyesi, Güneydoğuda Diyarbakır ve Musul çevresinde kurduğu Kürdistan ve kukla bir kralla yönetilen Irak sonucunda İngiltere, Ortadoğu’da tam hakimiyet kurmuştu.
İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası
İkinci Dünya Savaşı‘na giren İngiltere, savaşla birlikte kolonilerini eline tutmakta zorlanıyordu. 1950’li yıllara geldiğimiz zaman Hong Kong, Britanya Hindistanı gibi bölgeler de bağımsızlıklarını ilan edince Türkler de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Daha sonra önce Anadolu Şehir Devletleri adıyla kurulan Federal Anadolu Cumhuriyeti adını alan devlet, Elazığ, Kayseri, Ankara, Erzurum gibi yarı-özerk eyaletlerden oluşuyordu. Fakat İngilizler, Marmara ve İstanbul’dan çekilmeye niyetleri yoktu.

Nihayet 80’li yıllarda İngilizler, diğer Avrupa devletleri ve Rusya baskısı ile Marmara’dan çekilmek zorunda kaldı. Çekildikten sonra kalan bölge, Marmara adıyla bağımsız-özerk bölge olarak Federal Anadolu Cumhuriyeti‘ne bağlandı. Artık İngilizler doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan yeni kurulan Federal Anadolu Cumhuriyeti’nin en büyük müttefiki ve ortağı olmuştu.
Son Olarak: Günümüz Britanya Türkiyesi
Günümüzde Federal Anadolu Cumhuriyeti adını alan Türkler, her ne kadar bağımsızlıklarını elde etmiş olsalar da özlerini kaybetmiş bir millet olarak tarihte var olacaktı. Nüfusunun %25’i Hristiyanlardan oluşurken Müslümanlar ise %50 oranında idi. Kalan %15’lik kısmı Ateistlerden oluşacakken kalan kısımda da Yahudiler ve diğer dinler oluşturacaktı. Ülkenin %70’i anadili gibi İngilizce konuşacakken, Türkçe konuşabilenlerin oranı sadece %50 olacaktı. Sanayi ise büyük oranda İstanbul, Ankara ve Samsun civarında gelişecekti. Her ne kadar bağımsız bir devlet olsa da büyük oranda halkta önemli ölçüde İngiliz destekçileri de olacaktı. Trafik soldan akarken, para birimi olarak Türk Pound‘ı kullanacaktık, tabi İngiliz Sterlini’nden daha değersiz olarak!

Gördüğümüz gibi her ne kadar tarihte var olmaya devam etsek de özünden kopmuş, asilime edilmiş bir millet olacaktık. Bağımsız olsak bile muhtaç bir ülke olmaya devam edecektik. Şu bayrağa bir kez daha bakmanızı istiyorum.

Buradaki ay ve yıldızın üstünden geçen ve İngiliz bayrağı ile birleşen kırmızı çizgi, İngilizlerin Türklere diz çöktürdüğünü, artık Türklerin İngilizlerin mandası olduğunu sembolize ediyor(du). Yazdığım yazı, Britanya Hong Kongu ve Britanya Hindistanı‘nı referans alarak yazdığım bir kurgu fakat bu bayrak ve para özbeöz İngilizlere aittir ve gerçektir.
Fakat bir Osmanlı subayı, bir Türk evlâdı, ülkesi umudunu kaybetmişken, bütün cihanı karşısına aldı. Bugün, eğer o subay ve onun asker arkadaşları, kahraman askerleri olmasaydı, tıpkı yukarıda anlattığım gibi bir ülke olacaktık. Her şeye rağmen bugün özgürsek, onların sayesinde. Ve biz de her şeye rağmen, onu ve onun bıraktığı devleti koruyacağız. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şanlı silah arkadaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Bu tarz yazılar hoşunuza gitti ise yorumlarınızı bekliyorum. Herkese sağlıklı günler.

Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!
Bir cevap bırak