Yaşamımızı idame etmek için en çok ihtiyaç duyduğumuz kaynak sudur. Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplıdır. Bu dörtte üçlük kısmının, yüzde 97’sinden fazlasının tuzlu, geri kalan kısmının ise tatlı su olduğunu biliyoruz ve bu tatlı suların sadece yüzde 1’ini kullanabiliyoruz.
Türkiye’de ve Dünya’daki Kuraklık
Bu oranlardan da anlayabileceğimiz gibi; dünyada insanların kullanabileceği su miktarı çok kısıtlı. Bu belirttiğimiz tatlı su yüzdesinin birçoğunun kutuplarda olması, önümüzdeki yıllarda insanlığın suya ulaşmakta ne kadar zorluk çekeceğini gösteriyor.

Dünya nüfusu her geçen gün artmakta ve bu artışa paralel olarak nüfus artış hızı hızlanmaktadır. Nüfus artışıyla birlikte; aşırı kentleşme, küresel ısınma, sulama sistemlerinin yanlış kullanılması ve tüketimde her geçen gün büyüyen bilinçsizlik… Dünya’daki kullanılabilir suyun büyük bir şekilde israfına yol açıyor. Bu yazımızda, Türkiye’deki kuraklık hakkında bilgi vereceğiz. Anadolu coğrafyası, tarih boyunca kuraklıklarla yok olmuş medeniyetlerin mezarlığı olmuştur. Bu coğrafyada yaşayan insanlar, tarih boyunca bunun zorluğunu çekmiş ve bu zorluğu gidermek için çabalamıştır. Urartular, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti bu konuda birçok yeniliğe imza atmıştır. Günümüze geldiğimizde, eğer meteorolojik kuraklık devam ederse; Türkiye’nin kaçınılmaz bir kuraklık ile karşı karşıya olacağını görüyoruz.
Kuraklık Çok Hızlı Bir Şekilde Yayılıyor!

Türkiye’nin her bölgesinde olağanüstü kuraklık görülmekte. Türkiye’nin yavaş yavaş suyu azalmakta. Biz vatandaşlar olarak bu meteorolojik kuraklığı hissetmiyoruz. Sadece havanın sıcak olduğundan, yağmur ve karın yağmadığından dem vurup onların farkında oluyoruz. Evlerimizde suyumuz hala akıyor. Eğer bu meteorolojik kuraklık devam ederse, hidrolojik bir kuraklık göreceğiz. O zaman hissetmeye başlayacağız.
Evlerimizdeki musluklarda su akmamaya başlayınca ya da toprağımıza sulama yapmak için su bulamayınca düzeltmek için çabalamaya başlayacağız ama bir kere hidrolojik kuraklığa girmek: Tarımsal kuraklığı ve kıtlığı akabinde getirdiği için toplumsal olarak düzeltmemiz imkansız olacak. Bu durumları yaşamamak için farkında olmamız gerekiyor. Suyu kullanırken israf etmememiz ve çevremize aynı algıyı yansıtmamız gerekiyor. Bu süreçte devlet ve yönetime büyük iş düşüyor. İstanbul’dan örnek vermek gerekirse: İstanbul kurulduğu bölge bakımından her türlü yetersiz kalacaktır. İstanbul küçük bir bölge olmasına rağmen, etrafına sanayi ve çok büyük bir nüfus toplanmış durumda. İstanbul bu durumdayken çok yağış alsa dahi suyun arz ve talebini karşılamakta hep sorun çekecektir.

İstanbul örneği ülkemiz için önemli bir örnektir. Yerel yönetimlerin, bu konularda daha aktif ve yapıcı rol oynaması gelecekteki su rezervi için çok önemli olacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığı, kuraklığın büyümesi nedeniyle bir kuraklık eylem planı açıkladı. 2023’e kadar 150 yeraltı barajı planı, 83 milyonun su tasarrufuna önem verilmesi, Belediyelerin suyla ilgili kayıp kaçak oranlarını düşürmesi, Farklı sulama yöntemleriyle tarım ve hayvancılıkta tasarrufa gidilmesi gibi eylem planlarının olduğunu açıkladı. Yazımın amacı su sorunu üzerine dikkat çekmek ve bunun için sizi uyarmaktı. Size umutsuz sayılardan veya iç bunaltan çok daha fazla ihtimalden bahsedebilirdim ama onlar için daha erken. Umarım bugün evinizde ve kendinizde su ile ilgili yeni bir algı oluşturmuşumdur. Sağlık ile kalın, susuz kalmayın…
“Türkiye’de Kuraklık: 2021’in En Büyük Sorunu” başlıklı yazımızın sonuna geldik. Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!
Bir cevap bırak