Mini Oyunlar

Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar

Oyunlar artık çok fazla vakit istiyor. Bu bilinen bir gerçek haline dönmeye başladı. Her oyun açık dünya, her oyunda milyon tane niteliksiz yan görev ve yine her oyuna RPG ögeleri ekleme çabası gibi şeyler oyunların sürelerini niteliksiz şekilde uzatıyor. Örneğin 12 saatlik hikayesi olan bir oyunu bu şekilde 30 belki de 40 saate kadar uzatabiliyorlar. Bunu yapmalarının sebebi tabii ki yine biz oyuncuların “o kadar para verdik yahu bu kadar kısa mı?” isyanları sonucunda oluşuyor. Haliyle neredeyse her oyun bu kadar vakit istediği için arada kısa oyunlara ihtiyaç duyuyor insan. Bir önceki oyunu 50 – 60 saat oynadıktan sonra damakta bıraktığı tadı temizlemelik bir oyun. Listede bulunan oyunların ortalama süresi 2-3 saat. Bu da artık yeni nesil bir film süresine denk geldiği için tek bir oturuşta bitirmenize imkan kılıyor bu oyunları. İşte tek oturuşta bitirmelik mini oyunlar.

Limbo (2010)

İlk gördüğünüzde görsel sanatı yüzünden sizi bunalıma bir sokan oyun Limbo. Aslında yapımcının da istediği tam olarak bu. Görür görmez içinizin kararması. Bunun sebebi oyunun hikayesinde saklı aslında. “Kız kardeşine neler olduğunu öğrenmek isteyen bir çocuk Limbo’ya girer.” şeklinde bir özeti var oyunun hikayesinin. Karanlık atmosferin sebebi ise bu hikayenin 1930 yıllarında geçiyor olması. En azından o yıllarda geçiyor olmasını tahmin ediyoruz çünkü doğrudan bir yıl belirtisi yok oyunun içinde. Biz bu fikri oyunun ilerleyen bölümlerinde 1930 yıllarından kalma Alman mühendislerinin yaptığı makina ve yapılardan dolayı ediniyoruz.

Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar
Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar

Oynanış kısmına gelecek olursak, Limbo 2D puzzle-platformer dediğimiz bir oynanış türüne sahip. Oyunun ilk başlarından bile zor bulmacalara tanıklık eden Limbo çevre etkileşiminin üst düzey olduğu bir oyun. Her an beyninizin kıvrımlarını zorlayıp çevrede bulunan eşyalar ile bulmacaları çözmeniz gerekiyor. Limbo’yu PC ve konsollardan tutun da IOS ve Android cihazlara kadar neredeyse her platform üzerinde bulabilirsiniz. Eğer bütün bulmacaları ortalama bir sürede çözebilirseniz 3 saate yakın bir tecrübeyle karşılaşacaksınız.

Firewatch (2016)

Bu oyunu nasıl anlatacağımız konusunda asla kesin bir fikre sahip değiliz. En iyisi sizlere direkt hikayeyi özetlemek. Oyunun başlarında yaşanan trajik bir olay sonucu hayatı alt üst olan Henry, kafasını dağıtmak için bir yaz mevsimi boyunca gönüllü bir şekilde orman bekçiliği yapmaya karar verir. Bu bekçiliğin görevi olası bir yangında veya ormana izinsiz girişte ilk müdahaleyi yapmak. Görevden de anlaşılacağı gibi yakın çevresinde neredeyse hiç bir insan bulunmayan Henry’nin konuştuğu tek kişi elindeki telsizin diğer tarafında bulunun Delilah.  Rutin devriye turlarıyla sakin başlayan görev, gizemli olayların cereyan etmesiyle karmaşık bir hal alır. Zaman geçtikçe, Henry ve amiri Delilah’ın ilişkisi çalışma arkadaşlığının çok çok ötesine geçer. Orman, hiç beklenmedik bir biçimde, kendilerinden bile sakladıkları sırları yüzlerine vurmaktadır.

Mekaniksel olarak yürüme simülasyonu diyebileceğimiz olan oyun, gerçekten içinizi açan görselliklerle ve yeri gelince şaşırtıcı mekaniklere ev sahipliği yapıyor. Ortalama 3 saat gibi sürede biten oyunun sahip olduğu manzaralar o kadar mükemmel ki Steam’de 5 saat oynayabilirsiniz. Bunun sebebi ise sık sık elinize kahvenizi alıp, arkada çalan o mükemmel müzikler eşliğinde manzaralara dalmanız. Eğer tatmin edici bir sonu olsaydı yıllarca başyapıt olarak anılabilirdi.

Stanley Parable (2013)

Half-Life’ın oyun dünyasına kattığı bir sürü güzel şey vardır. Bunların çok ufak bir kısmı Half-Life’ın kendi oyun mekaniklerinden dolayıdır. Asıl kattığı şeyler ise oyunu modlayan insanlar sayesindedir. Bunun en büyük örneklerinden biri “Counter Strike” olarak gözükür. İyi de ne alaka bunlar diyorsanız “Stanley Parable” aslen 2011 yılında Half-Life 2 için bir mod olarak piyasaya çıkmıştır. Oyunculardan gelen aşırı pozitif yorumlardan sonra oyunu standalone ve daha uzun bir oynanış süresine sahip olacak şekilde çıkarmaya karar verdiler. Bunların sonucunda ise 2013 yılında herkesin kafasını yakan ve listenin mekaniksel ve hikayesel olarak en eğlenceli oyunu karşımıza çıktı.

Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar

Stanley Parable’in hikayesini tam anlamıyla anlatmak istersek ayrı bir yazı çıkarmamız gerekebilir. O yüzden olabildiğince özet bir şekilde anlatmak gerekirse; bilgisayar başında günlük işimizle uğraşırken bilgisayarın bozulması ve anlatıcı ve yönlendirici bir sesin bize komutlar verdiği bir paradoksun içine girmemiz. İsterseniz sesin dediklerini yapıp ilerleyebilirsiniz, isterseniz de dediklerine uymayıp kafanıza göre ilerleyebilirsiniz. Her ne yaparsanız yapın Stanley Parable her zaman yüzünüzde bir gülümseme bırakıyor.

Journey (2012)

Huzur. Tek kelime ile huzur dolu bir oyun. Bazı insanların neden oyunlara “sanat eseri” olarak baktığını anlamamızı sağlayan bir oyun Journey. Oyun sizlere hiçbir hikaye anlatmıyor. Diyor ki bir anahtar var ve sen onu almalısın. Tam da adı gibi gerçek bir “yolculuk” oyunu. Dünyanın en huzur dolu görselleri, en huzur dolu oynanışı ve huzur dolu müzikleri. Oyun tarihinde ki en büyük etkisi ise bu huzur dolu müzikler. Bunun sebebi ise Grammy ödülleri tarihinde aday gösterilen ilk oyundur kendisi. Oyunu oynamasanız bile OST albümünü kesinlikle dinlemelisiniz.

Oyunun eksisi yok. Şaka değil. Bu oyunun hiç bir eksisi yok. Bazı insanlar oyunun 2 saatlik oynanış süresini eksi olarak görse bile tam olması gereken uzunluk bu. Ne insanın içini bayacak kadar uzun, ne de keşke daha uzun olsaydı denecek kadar kısa. ”BU BİR BAŞ YAPIT!” diye bağırabilirsiniz. Kesinlikle her oyuncunun deneyim etmesi gereken bir yapım. Bakın oynanması değil, deneyim. Çünkü Journey’nin oynanışını özetleyen en güzel kelime “deneyim”.

What Remains of Edith Finch (2017)

Bu oyunu bilerek listenin en sonuna koyduk. Çünkü girişte söylediğim “damak temizleme” görevini en doğru şekilde başaran oyun kendisi. What Remains of Edith Finch’e başlarken, oyunun vermek istediği gizemli havayı damarlarınıza kadar hissediyorsunuz. Bu gizemli havanın hikayesiyse, Edith’in yıllar önce annesiyle beraber terk ettiği eve dönüşüyle başlıyor. Elinde kendi yazdığı günlük ve annesinden aldığı, hangi kilidi açtığı bilinmeyen bir anahtar ile karanlık bir ormanda, hiç susmayan rüzgarın sesiyle, yıllar önceki haliyle yerinde duran eve doğru yürümeye başladığınızda, Edith sesli düşünceleriyle hikayeyi anlatmaya başlıyor. Anlattığı bu hikayede, evde yaşamış olan akrabalarınızın sahip olduğu eşyalar ile etkileşime geçince, o eşya kime aitse onunla ilgili bir anıyı yaşamaya başlıyorsunuz. Her biri trajik bir ölüm olan bu anıların, her biri de farklı oynanış mekaniklerine sahip birer mini oyun aslında.

Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar
Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar

What Remains of Edith Finch‘in başından kalkarken, sanki cidden bir arkadaşınız ile 2 saat boyunca muhabbet ettikten sonra kalkmışsınız gibi oluyor. O 2 saatlik muhabbet, sizin üzerinizde o kadar büyük bir etki yaratıyor ki oyunun sonunda gözleriniz kıpkırmızı oluyor. Oyunların cidden ne kadar iyi bir hikaye anlatma aracı olduğunu kanıtlayan What Remains of Edith Finch şahsi görüşümde bu listenin en iyi damak temizleme oyunudur.

Tek Oturuşta Bitirmelik Mini Oyunlar‘ adlı yazımızın sonuna geldik.  Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!


Çağdaş Erdem Nemlioğlu
13 Mart 2000 doğumlu bir mühendislik öğrencisi. Küçüklükten beri oyunlara aşık olan bir insan.