Soydaşlara’ Yardım’ Meselesi

İnsani yardım noktasında dünyada ön plana çıkan, bu konuda en büyük ehemmiyet gösteren ülkelerden birisiyiz. Hatta dünya genelinde ilk beşin içerisindeyiz. Eğer bu konuyu inceleyecek olursak önümüze çok çarpıcı gerçekler olduğunu görmekteyiz. Haliyle bu bireyin aklını karıştırmıyor değil. Madem insani yardımı ele alacağız , yazıyı birkaç örnekle süsleyelim;


Konuşsana Müslüman hiç sesin çıkmıyor,
Yoksa Türkmen Türk diye, ümmetten mi sayılmıyor?

yardım

   Örneğin, geçtiğimiz yıllarda bir doğu-batı Kudüs meselesi cereyan etti. İsrail, ideallerinin Filistin üzerinden geçtiğini ve bu idealleri için her şeyi yapabileceğini savunup, bu politikasında hızla ilerlemekte ve durmamakta. Kudüs bütün kutsal dinlerin bir noktada kesiştiği yer olarak geçer. Biz de Türkiye olarak bu politikasının insani açıdan yanlış ve zalimce olduğunu söyler, Filistin halkına yardımdan çekinmeyiz.

  Baktığımızda, Filistin’in şanlı mazimizde önemli bir yere sahip olan,Türklük idealleri uğruna vazifesini en ileri boyuta taşıyan; Devlet-i Ali Osman’a ihanet ettiğini ve dindaşlarını arkasından vurduğunu ve dahi bir milletin bağımsızlığının sembolü olan bayraklarının tasarımını dahi İngilizler’e ait olduğunu görmekteyiz. Bu paragrafa birkaç mısra ekleyecek olursak:

Gazze’nin kumundan çok imiş meğer kalleşi,
Nasıl sırtından vurur insanı din kardeşi!
Filistin, Trablusgarp, Yemen illeri.
Hangisini kanım ile sulamadım.
Gezdim cephe cephe bütün çölleri.
Türk’e, Türk’ten başka dost bulamadım!

  Bunlara rağmen başa gelen hükümetlerin yardım ettiğini görmekteyiz. Bunu hükümetlerin politikası diyebiliriz.

   Genel itibariyle öncelikle dindaşlarımıza yardım edildiği de görülmektedir.

  Fakat! Ne hikmettir ve fazilet ise hem soydaşımız hem de dindaşımız olan ve yine tarihimizde şanlı bir yere sahip olup, ata topraklarımızda yaşamakta olan Uygur Türkleri ’ne yardım edilmemektedir. Uygur Türk’ü soydaşlarımız ve diğer Türk Devletleri’nin beklenen ışığı, göz bebeği hatta önder kabul ettiği Türkiye, soydaşlarımızı yok hükmünde saymakta ve onları görmezden gelmektedir. Bu görmemezliğin yalnızca Uygur Türk’ü soydaşlarımızla kalmadığını size açıklayabilir ve ispat edebilirim;

   Kardeş ülke Azerbaycan, yıllardır soysuz Ermeniler ile sorunlar yaşamakta ve canlar vermektedir (Ruhları şad olsun ). Turgut Özal döneminde de Karabağ olayı meydana gelmiştir ve Azerbaycan beklenen umut ve önder olan Türkiye’den yardım talebinde bulunmuştur .FAKAT Özal’ın tutumu ‘Azerbaycanlılar, Anadolu’daki Türk halklarından daha çok İran’daki Azerilere yakındır. Onlar Şii, biz Sünniyiz .Onlara İran yardım etsin.’ olmuştur .Hatta bunun üstüne Elçibey ‘Sayın Cumhurbaşkanı yanılıyor. Biz Şii de olsak önce Türküz’ dedikten sonra eklemiştir ‘Biz laik milletiz. Dinci değiliz, din ayrı millet ayrıdır. Şii olduk; ama biz Türküz. Bizim Türkiye’den beklentimiz, Ermeniler karşısında verdiğimiz haklı mücadelemizi desteklemesidir.’

Fakat yine ne hikmettir bilinmez, Özal döneminde Irak’ta ki Kürtler de bazı olaylar yaşamıştır ve Özal onlara (460 bin) kapılarımızı açmış ve yardım etmiştir. Bu ne çelişki, bu ne aymazlıktır. Aklımıza gelen en önemli örneklerden biri budur. Pek tabi örnekler çoğaltılabilir. Fakat size dediklerimin kanıtı olarak yalnız bu tutumun bile yeteceği kanaatindeyim .Bu durum veya durumlar kişinin aklını karıştırmakta ve düşündürmektedir.

   Doğu Türkistan meselesine dönecek olursak; soydaşlarımız için biz bir çaba da bulunmasak da BM, geçtiğimiz günlerde Çin’e toplu bir şekilde zulme devam etmemesini ve Uygur Türkleri’nin güvende olması gerektiğini barındıran bir belge imzaladı. BM’nin bile çabalarının olup, Türkiye’nin hiçbir şey yapmıyor olması insanın kanına dokunuyor. Bu olaylardan sonra aklıma şu dizeler gelmekte;

Konuşsana Müslüman hiç sesin çıkmıyor,

Yoksa Türkmen Türk diye, ümmetten mi sayılmıyor?

Yazımı bütün soydaşlarımızın uğradıkları zulümlerin son bulmasını ümit ederek sona erdiriyor ve Tanrı’dan soydaşlarımız için yardım diliyorum.