Pakistan Türkiye'yi Neden Seviyor

Pakistan Türkiye’yi Neden Seviyor?

Merhaba dostlar. Hep “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” deriz. Fakat bir istisna hariç. Bugünkü yazımızda da bu istisnayı, Pakistan neden Türkiye’yi seviyor sorusunun cevabını iki ülke tarihinden de yola çıkarak birlikte inceleyeceğiz. O halde başlayalım.

“Alt kıta Müslümanlarının Kurtuluş Savaşımıza verdiği destek zihinlerde ayrı bir yer tutmaktadır. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi ve modern bir devlet kurma başarısı da, Pakistan halkı için esin kaynağı olmuştur.” diyor Türk Dışişleri Bakanlığı’nın sitesindeki Pakistan hakkındaki bölümde. Bunun kaynağını öğrenmek için öncelikle Pakistan hakkında bilgilerimizi bir tazeleyelim.

Pakistan Hakkında

Pakistan, 14 Ağustos 1947 tarihinde Muhammad Ali Jinnah’ın önderliğinde Hint ve İngilizlere karşı bağımsızlıklarını ilan ettiler. Türkiye ise Pakistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri. Ülkenin başkenti İslamabad olmasına rağmen en büyük ve kalabalık şehri Karaçi. Resmi dili Urduca ama ülkede 60’tan fazla dil konuşulmakta. 183 milyon nüfusu ile ilk Müslüman’ın Nobel ödülü aldığı, ayrıca nükleer güce sahip ilk ve tek Müslüman ülke Pakistan.

Ülkenin geçmişine bir bakalım.

Pakistan Tarihi

Aslında Urdular ile Türklerin kesişmesi binlerce yıl önceye kadar dayanıyor. 1536 yılında bir Türk-Moğol devleti olan adını Timur’un torunu olan Babür Şah‘tan alan Babür İmparatorluğu, Hint Yarımadasını 1857 yılına kadar yönetti. İngilizler, 17. yüzyıldan başlayarak sistematik bir şekilde Budist ve Hinduları Babürlere karşı kışkırttı. Nitekim Babür İmparatorluğu yıkıldı, yerine “Britanya Hindistanı” kuruldu.

Mughal yani Babür İmparatorluğu’nun bugünkü sınırları

Buna müteakip 1857 yılında başlayan ve Hintlilerin I. Bağımsızlık Savaşları” adını verdikleri savaş başarısızlıkla sonuçlandı ve 10 milyon Hintli öldürüldü. Fakat İngiliz milisleri hiçbir güç kaybetmedi; aksine erklerini daha da pekiştirdiler. 1930’lu yıllara kadar İngilizlerin sömürüsü altında kalan Hint Yarımadasından isyan sesleri artık gür bir şekilde gelmeye başlamıştı. Ve bu isyanlar neticesinde iki kişi öne çıkıyordu: hepimizin bildiği Hindu lider Mahatma Gandi ve Müslüman lider Muhammed Ali Cinnah.

Solda Muhammed Ali Cinnah, Sağda ise Gandi

İngilizler isyanların önünde duramayacaklarını anladıkları zaman “Böl ve Yönet” mantığıyla Hint Yarımadasını “Müslüman” ve “Hindu” olmak üzere böldü ve yaklaşık olarak bugünkü haritanın sınırları çizildi fakat tek bir farkla. Doğudaki Müslümanların oluşturduğu Doğu Pakistan başlangıçta Pakistan’a bağlıydı ama gerek anakaraya olan uzaklığı, gerek İngilizlerden ötürü Doğu Pakistan, başlı başlına bir devlet oldu: Bangladeş.

Ülkenin diğer bir sorunu ise, Keşmir Sorunu. Bu da İngiliz döneminden kalan belirsizlik yüzünden günümüzde dahi anlaşmazlığın sürmesine sebep oluyor.

Kurtuluş Savaşı ve Hint Müslümanları

Her ne kadar Urdular İngiliz tebaası altında bağımsızlıklarını yitirmiş olsalar dahi o yıllarda Osmanlı ve halifelik kurumuna ciddi anlamda bağlılardı. Öyle ki, Osmanlı’nın da İngilizler tarafından işgal edileceğini duyan Urdular; evlerindeki son eşyalarını, kilerlerindeki son yemekleri, ceplerindeki son parayı Osmanlı ve Türklerin bağımsızlığına yardım etmek için bağışlamaktan çekinmediler. Çünkü kendi bağımsızlıklarına da ancak bu şekilde kavuşabileceklerine inanıyorlardı.

Mumbai’den Hicaz’a yola çıkacak bir Hint Taburu

Halife’nin çağrısına cevap veren tek millet olarak; o yıllardaki resmi raporlara göre Urdulardan, yani Hint Müslümanlarından Osmanlı ve Türklere 2.5 Milyon Sterlin değerinde yardım yapıldı. Fakat sadece maddi yardımla sınırlı kalmayıp başta Hicaz cephesi olmak üzere yaklaşık 3000 kişilik bir destek birliği ile Osmanlı’nın safında savaşa girdiler. Namazlarından sonra bile ettikleri duada muhakkak Türklerin hürriyetini istiyorlardı. Hatta size şöyle kısa bir anekdotu aktarayım.

Pakistan’ın Mehmet Akif Ersoy’u diyebileceğimiz milli şair Muhammet İkbal, Milli Mücadele döneminde kıldıkları bir namazdan sonra Lahor’daki Padişah Camii’nin minberine çıkarak rüyasında Hz. Peygamber’i gördüğünü söyledi ve şu mısraları söyledi

Dedi Hz. Muhammed

Cihan bahçesinden bana bir koku gibi yaklaştın

Söyle bana ne gibi bir hediye getirdin?

Dedim: Ya Muhammed dünyada yok rahatlık

Bütün özlemlerimden umudu kestim artık

Varlık bahçesinde binlerce gül lale var

Ama ne renk, ne koku… Hepsi de vefasızdır

Yalnız bir şey getirdim kutlanmıştır tekbirlerle

Bir şişe kan ki eşi yoktur namusudur, vicdanıdır

Buyurun, bu Çanakkale şehidinin kanıdır

Muhammed İkbal
Osmanlı için Singapur’da isyan başlatan bir tabur Hint askeri

Türkiye-Pakistan İlişkileri

Nihayet yeni Türk devletinin Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulması ile birlikte ilk tebrik eden milletlerden biri Hint Müslümanları olmuştu. Hatta bu, sadece sempatinin de ötesine geçerek yeni kurulan Türk devletine de imkanları ölçüsünde yardım yapmaya devam ettiler. Öyle ki daha sonra Pakistan’ın başkenti Islamabad’ın en ihtişamlı caddesinden birinin adı Kemal Atatürk Caddesi olarak koyacaklardı. Bugün hepimizin bildiği Ankara’daki Cinnah yokuşu, ya da resmi adıyla Cinnah Caddesi adını Muhammed Ali Cinnah’tan alıyor. Gayet şık ve güzel bir detay. Pakistan Türkiye’yi Neden Seviyor sorusuna verilebilecek en kısa cevap.

Bunun yanında Türkiye; Pakistan’ın bağımsız bir devlet olmasını destekledi. Bağımsızlığının ilanından sonra da bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri oldu, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası organizasyonlara girmesine de yardım etti. Yakın tarihte, Kıbrıs Barış Harekatı esnasında bize destek veren az sayıda ülkelerden biri olarak Hava Kuvvetleri filosunu Türkiye’nin hizmetine sundu.

Ayrıca her iki ülkede de zamanla gerçekleşen olaylar ve yıkımlarda, birbirlerine ilk yardım eden ülkelerden biri oldu Pakistan ve Türkiye.

Atatürk Sevgisi Üzerine

Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah, 11 Eylül 1922’de Londra’da 30 Ağustos zaferinden sonra şunları dedi:

“Ne biz ne de her kıtada yaşamakta olan tutsak ve mazlum ulusları bundan sonra tutamayacaksınız.”

Muhammed Ali Cinnah

Muhammed Ali Cinnah, pek çok kez Atatürk’ü örnek aldığını ve Pakistan’ı özgürleştirmek için onun yolunu izlediğini her fırsatta belirtmiştir. Hatta Cinnah, Pakistan’ı başta Mustafa Kemal’in kurduğu gibi laik ve çağdaş bir devlet kurmak istemiş olsa bile, halktan istediği karşılığı bulamadığı için bu düşünceyi uygulayamadı. Ama Pakistanlıların Atatürk sevgisi sadece bunlarla sınırlı değil. Okumuş pek çok Urdu, Atatürk’ün hayatını sular seller gibi ezbere biliyor. Sadece Islamabad’ta değil; Lahor, Karaçi gibi diğer önemli şehirlerde de Atatürk’ün adını verdikleri caddeler ve Atatürk büstleri bulunuyor. Hatta 10 Kasım 2017’de Pakistan Türkiye Büyükelçiliği hesabından şu tweeti attı;

Atatürk’ü sadece bir ülke lider olarak değil; İngilizlerin himayesine girmemiş ve modern anlamda gelişmiş bir Müslüman devletini kuran bir insan, devrimci ve çağdaş bir lider olarak görüyorlar ve bu yüzden seviyorlar. Ayrıca, Pakistan’ın kurulmasına da rol model olduğu için derin bir saygı besliyorlar. Öyle ki bazı Urdular, Pakistan’ın diğer bir kurucu lideri olarak görüyorlar.

Sonuç Olarak Niçin Seviyorlar?

Pakistan Türkiye’yi Neden Seviyor sorusuna kısaca şu cevabı verebiliriz: Türkiye ve Pakistan, aynı ayakkabıyı giymiş iki farklı millet olsa da yan yana yürüyorlar.

Geçmişten gelen bir kan bağımız var ve bir ortak kültüre sahibiz. Urdular, geçmişte ve günümüzde Türkleri desteklediler. Bunun sebebi ise Türkiye’nin Müslüman, modern ve müferreh bir ülke olmasından dolayı olduğunu söyleyebiliriz. Hem de ülkenin kurucusuna duydukları eşsiz saygının da buna rolü yadsınamaz derecede.

Bizleri Instagram veTwitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!


Alperen Karademir
Araştırmayı haddinden fazla seven, havacılık aşığı, bezmiş bir mühendislik öğrencisi.