Hanımefendiler ve Beyefendiler,
Saçınıza dokunmayın.
Eğer size bir tavsiye verecek olsaydım saçınıza dokunmayın derdim. Hem onlarca kez söylenmiştir de bunun zararlı olduğu size. Ancak geri kalanların hepsini ben söyleyeceğim sizlere. Evet, başlıktan ötürü bu yazdıklarımı dikkate değer bulmayanları geride bıraktığımıza göre, artık başlayabiliriz. Şimdi birkaç öğüt bağışlayacağım sizlere. Hala okuyorsunuz, değil mi ?
“Hayatın boyunca beş para etmez pek çok insanla tanışacaksın. Unutma, onları kötü olmaya iten şey aptallıklarıdır. Onların davranışlarına onlar gibi yanıt verme. Çünkü intikamdan ve garez hissinden daha kötü bir şey yoktur. Saygınlığını hep koru ve kendine dürüst ol.”
Persepolis
Konu: Kabullenmek, Çaresizlik, Siz
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
Anonim (Kim bilir? Belki Can Yücel, belki de pelerinli bir kahramandır)
Gücünüzün farkına varın. Sahip olduklarınızı birer birer aklınızdan geçirin, geçiriyorsunuz şu an, devam edin. Bunların hepsi sizden bir gün ayrılacak olan şeyler. Lütfen gençliğinizin de farkına varın. Bana kızmayın ama, yaş hiç önemli değil, önemli olan nasıl hissettiğiniz. Büyük ihtimal otuz beşinize geldiğiniz zaman gençliğinizin farkına varacaksınız, bence şimdiden başlayın. Gerçekten düşündüğünüz kadar kilolu değilsiniz, daha kilolusunuz. Ama unutmayın, tüm o giremediğiniz kalıpların dışında, arta kalanlarla beraber kendiniz olacaksınız. Paraya sahip olmakla tarz olmak arasındaki farkı bilmek gibi düşünün. Para demişken, ünlüleri çok sık takip etmeyin. Yani, onları çok sık takip etmeyin işte, anladınız siz. Aksi takdirde kendinizi çirkin hissedeceksinizdir. Ama asıl çirkinin onlar olduğunu unutmayın. Kendilerini beğenmedikleri için silikon bacak, gümüş diş ve daha birçok şeyler sahip oldukları öz enstrümanı bozuyorlar.
Ha şunları da kabullenin artık, politikacılar sinir bozucudur ve pahalı diye almadığınız her şey siz alana kadar daha çok pahalanacak, bu paradoks böyle sürüp gidecektir. Gündem ve siyaseti azami ölçüde takip etmelisiniz. Sadece yaşadığınız yeri, o yerin sizin için önemini bilmek, entelektüel olmak için yani. Hakkınızda kötü düşünenleri umursamayın. Evet, klasik bir cümle değil mi? Öyle ama. Hakkınızda konuşurlarken kendi zekalarını baz aldıklarını unutmayın. İnsanlar hakkında iyi düşünün, bunu dile getirin. Bugün çok güzel olmuşsun ya da saçların çok güzel gözüküyor deyin, seni çok seviyorumu da unutmayın. Sevginizi gösterin, utanmak ya da çekinmek için kısa bir zamanınız olduğunu unutmayın. Tüm bunları yaparak sevginizi hissettirin, sevdiklerinize tutunun. Ve bütün bunları yaparsanız da bana haber verin.
“İçimden beynimi dağıtmak, göğsümü parçalamak geliyor. İnsanların birbirleri için ne kadar az anlamı var!”
Genç Werther’in Acıları – Johann Wolfgang von Goethe
Biraz Düşünün ve Saçınıza Dokunmayın
Seçimleriniz yarı yarıya şanstır. Kabul etmiyor musunuz? Tamam, bana uyar, hadi gidin tüm o doğru – yanlış ve iyi – kötü diye adlandırdığınız seçimlerinizi düşünün. Saatlerinizi kaybedeceksiniz, sırf yarı yarıya bir oran için, yaşanmamış şeyler için. Başka hiç kimsenin size destek olmasını beklemeyin. Benim dışımda tabii.
Kardeşlerinize iyi davranın. Eğer bir ablaysanız, kardeşlerinizle uğraşmayı bırakın. Abiyseniz zaten dövüyorsunuzdur. Bu yanlış. Hayatta bir telefon uzağınızda bulunacak olan yegane kişilerin onlar olduğunu unutmayın. Tek bir hayat var ve sen farkında olmadan bitecek. (Sizi bırakıp sen diye hitap ettim farkında mısın!?) Neyin hayal ve neyin gerçek olduğu hakkında düşünmeyin. Ne istiyorsanız onu yapın, hayvanlara ve bitkilere zarar vermek dışında ama. İnsanlara zarar verebilirsiniz, kötü insanlara. Elinizi kullanarak değil, şiddeti tavsiye etmiyoruz, aklınızla yaptığınız daha çok zarar verecektir. Bana inanın.
“Yaşamak için doğmuşum, yaşamadan ölüyorum.”
Jean Jacques Rousseau
Kapitalizm ve sosyalizm arasındaki farkı biliyor musunuz? Ben de bilmiyorum. Bence başkaları da bilmiyor. Bilseler onlarca farklı açıklama olur muydu? Siyasetçilerin sözüne arada kulak verin, hatta bazılarını aklınıza kazıyın; tersini yapabilmek için. Tüm bu zıtlıklar peki? İyilik-kötülük, varlık-yokluk, fikir-madde… Bunları başka bir zaman konuşalım.
Çaresizlik, çaresizlik, çaresizlik, çaresizlik. Çaresizlik en çok nerede yaşanır ya da nerede hissedilir? Düşün, düşün, düşün, düşün. Düşünüyorsun şu an, düşün… Hastanelerin onkoloji bölümünde. Yani, kanser hastalarının bulunduğu bölüm. Kendinizi çaresiz hissettiğinizde bunu düşünün. Ah, “Aynı şey mi, ne alakası var!” diye kestirip atıyorsunuz, biliyorum. Evet aynı şey değil. Umarım bir gün aynı şey olurlar, kıyaslanacak kadar.
“Atlar düşer, krallıklar yıkılır, kuşlar göçer, senden naber?”
Hepinize El Salladım -Adamlar
Saygı duyun. Sebepsiz yere, bazen düşüncelerine, bazen sadece kendisine saygı duyun. Saygı duyduğunuz ölçüde farklılıklar anlayışla karşılanacak. Şimdi tüm bu söylediklerimin çirkin kısımlarını alın, onları kendi zevkleriniz ölçüsünde rengarenk boyayın, böylece sizin sayenizde değersiz tüm kısımlar size geri kazandırılıp değerlenecek. Ama lütfen saçınıza dokunmayın. İçinizdeki çocuk ile, esen kalın…
