Günümüzün vebası şirazeden çıkmış yorumlar…
İçi boşaltılmış eğitim sistemi ve kontrolsüz sosyal medya kullanımı ile insanların acısına saygı duymayan, nerde ne konuşacağını bilmeyen bir güruh türedi.
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Nazım Hikmet
Beğeni uğruna mı, kendini bilmezlik mi, empati yoksunluğu mu? Sebebini bilemiyorum fakat toplumsal ahlakımızın gidişi ben de dahil pek çok kişiyi tedirgin ediyor.

Bu bahsettiğim yorumların iki uç noktası mevcut. Sanırım daha çok akla gelen empatiden yoksun ve her şeyde mizah yapmaya çalışan kişiler. Fakat bir o kadar da gereksiz duyar yapılmış yorumlar da var.
Hemen hemen her haber ve bilgi niteliği taşıyan sosyal medya paylaşımının altına baktığınızda bahsettiğim yorumları mutlaka görürsünüz. Anlamadığım nokta ise bu yorumları yapan kişilerin çeşitlilik göstermesi. Çok farklı yaş ve meslek grubundan kişiler bu çatı altında toplanıyor. Öğrenci ya da çalışan hatta saygın bir meslek sahibi olan kişiler bile görmek mümkün.

Eğitim sisteminin kusurları var evet fakat bu sistemden çıkan nerde ne konuşacağını bilen insanlar da var. Bu gösteriyor ki asıl sorun kişinin kendisinde. Bir de kişinin hayatına dokunmuş kişi ya da kişilerin etkisi de göz ardı edilemez. Bu aile, arkadaş(lar) , komşu(lar) veya öğretmen(ler) olabilir.
Yukarıda söylenilen her şey sayısal verilere dönüştürülebilir. Kapsamlı bir araştırma sonucunda buna neden olan sebeplerin ortadan kaldırılarak yeni nesillerin etkilenmesinin önüne geçilebilir. Daha doğrusu bununla ilgili güzel bir çalışma ortaya konulur ve çözüm yolları sunulur. Peki ya sonra? Her ne kadar karamsar olmak istemesem de uçsuz bir karanlık görüyorum. Yine de Nazım’ın dediği gibi “Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”
Geçen senelerde akademide başlayan sosyal medya modasına şaşıp kalıyorduk. İnsanlar sosyal medya üzerine yazdıklarıyla profesör oldular. Sosyolojinin bugunu bulmuşlar diye espiriler yapıldı, bu insanlar genellikle ciddiye alınmadılar. Meğer biz sosyal medyadan uzak olduğumuzdan, bize öyle geliyormuş. Hâli hazırda eğitimsiz çoğunluğu olan bir ülkeye, kullanmayı öğretmeden, böyle bir ortam verilirse, devasa bir kahvehaneye dönüşüyor bu mecralar. Bunun yeni farkına varıyoruz ve malesef bu dönemi de kaçırdık. Tek çare olarak, malesef, toplumdan soyutlandığımız gibi sosyal mecralardan da soyutlanmak oldu. Ekşi sözlük gibi görece temiz mecralar, sosyalleşme ihtiyacından güvenli bir liman ihtiyacına dönüşmüş durumda. Baby boomerlar yetişti, İnsanlar saklanacak delik aramaya başladı. Bunun elbette öngörülebilir bir şey olmakla birlikte, planlanmış bir şey olduğunu da unutmamak gerekir. Çok da şeyapmayın yani sayın yazar. Değişen pek bir şey yok. Kahveye gitmeyin, linç yemeyin. 🙂 güzel düşünmüş ve yazmışsınız, teşekkürler.