Enver Paşa'nın Aşkı

Enver Paşa’nın Aşkı: Naciye Sultan

Naciyeciğim, sevgili sultanım, cici efendiciğim!

Enver’in (25 Temmuz 1922- Satılmış)
Enver Paşa'nın Aşkı
Enver Paşa’nın Aşkı

Ruhum, Efendim, Canım…

25 Temmuz, şehit edilmesinden tam 10 gün önce, Satılmış Kışlağı’nda, Enver Paşa‘nın, Naciye Sultan‘a gönderdiği son mektubun ilk cümlesi.

Enver Paşa’nın bu romantik yanına, Naciye Sultan’a gönderdiği mektuplarda birçok kez şahit oluyoruz. Bu romantik yanını ortaya çıkaran sevgisini, “ruhum, efendim, canım” gibi hitaplar ile ifade ettiğine rastlıyoruz. Bu ifadelere gönderdiği dört yüz kadar mektubun hepsinde şahit oluyoruz, kimi zaman savaş alanında bulunmanın verdiği hasretle coşkulandığı da oluyor.

Görüşmeden Aşk

Beraberlikleri toplam sekiz sene. Bu sekiz senenin dördü dünya savaşı. Enver Paşa hiç yok, sonrası ise sürgün. Birbirlerini görmeden geçirdikleri senelerde nişanlanıyor, evleniyorlar. Annesini, Naciye Sultan‘ı istetmeye gönderdiğinde Enver Paşa, kıymetlisinin bir fotoğrafını bile görmemişti ve nişanlarını sadece birbirlerine gönderdikleri mektup ile tebrik edebilmişlerdi. Naciye Sultan, Paşa’nın özelliklerinden haberdar, fotoğrafına sahipti, Paşa’da ise Naciye Sultan’dan tek bir saç teli vardı. Onun için pek kıymetli olan bu hatırayı üzerinde âyet-i kerime yazılı gümüş bir muhafazaya koyarak saklamıştı. Ancak Paşa da kıymetlisini bir kağıt parçasında bile olsa görmek istiyordu bu durumdan şikayetini ince ruhlu bir şekilde sitemkar bir mektup ile dile getiriyor.

Enver Bey’den Naciye Sultan’a :24 temmuz-1911 Berlin 
“İki gözüm, Sultanım, Efendim,

Siz hiç olmazsa benim resmimi gördünüz, ya bendenizde o da yok. Karanlıkta gözlerimi kapar, sizin hayalinizi gözümün önüne getirmek isterim. Yatarken Allah’ımdan hiç olmazsa rüyada olsun sizi bir kerecik göstermesini dilerim. Fakat şimdiye kadar hiç muvaffak olamadım. Haşa sümme haşa, nasıl Cenab-ı Hakk’ı bir şekil vermeden seviyorsam, sizi de şimdi bir ruh-u latif olarak, şeklinizi düşünmeden seviyorum.

Artık sizin hayalinizle meşgul olarak yatağıma gireceğim. Bundan evvel bütün kalbimle saadetinizi temenni ederek sizi kucaklar, gözlerinizden öperim iki gözüm.

Enver’iniz “ 

Enver Paşa'nın Aşkı
Enver Paşa’nın Aşkı

Kalbim Çarparak Seyrediyor, Sonra Öpüp Kilitliyorum

Nişandan 2 sene sonra, Enver Paşa‘nın Edirne’yi kurtarmasına mukabil Naciye Sultan‘dan Paşa’ya bir hediye geliyor. Hediye, Naciye Sultan’ın fotoğrafıydı. Bu güzel ve kıymetli hediyeden bahsederken Enver Paşa’nın romantizmi bir kez daha zuhur ediyor.

Sizi gördüğüm zaman ne hisse kapılacağımı tahmin dahi edemiyorum. Resminizi ne yaptığımı biliyor musunuz? Büyük yazı masamın ön gözüne koydum. Günde bilmem kaç defa açarak, kalbim çarparak seyrediyor, sonra öpüp kilitliyorum.

Enver Paşa

Ayaklarının Altına Sereceğim Naciye’m

Savaşlar, mücadeleler ve yalnızlık… Yaptığı her şeyi Naciye Sultan için yapıyor. 4 senede 600 sayfa mektup yazıyor. Bazen günde üç kere yazıyor. “Bir İslam İmparatorluğu kuracağım.” diyor. “O imparatorluğu da senin ayaklarının altına sereceğim Naciye’m…” diyerek devam ediyor.

Enver Paşa’nın Naciye Sultan’ı sevdiği belli. Ancak bu evlilik en başında siyasi bir evlilik. Enver Paşa, İttihat ve Terakki‘nin lideri, Saray’dan bir unvan almak için Saray ile ilişkisi olan biriyle evlendirilmesi uygun görülüyor. Naciye Sultan’ı buluyorlar, padişahın kardeşinin kızı, 13 yaşında. Altı sene nişanlı kalıyorlar ve önceden anlattığımız gibi birbirlerinin yüzünü hiç görmemişler. Göremediği için tutkusu çok artmış olabilir diye düşünebilirsiniz ancak durum pek de öyle değil. Savaş zamanında Enver Paşa, İstanbul Beyazıt‘ta, Naciye Sultan ise Ortaköy‘de yalıda iken gündüz vakti bir mektup gönderip şu satırları kaleme alıyor.

Seni çok özledim, geliyorum.

Enver Paşa'nın Aşkı
Enver Paşa’nın Aşkı

Naciye Sultan Ne Kadar Aşık?

Paşa’nın Sultan’a ne kadar aşık olduğuna şahit olabiliyoruz. Fakat Sultan’ın durumu nedir pek bir bilgimiz yok çünkü Sultan’ın mektubu pek yok. Enver Paşa da bu durumdan şikayetçi ancak biraz realist olmak gerekiyor. Sultan ile aralarında yaklaşık 16 senelik bir yaş farkı var. Enver Paşa ne kadar entelektüel, ince ruhlu, bilgili ve donanımlı olursa olsun bazı şeyleri olduramıyor anlaşılan. Çünkü bu tutkulu sevgi, gün geçtikçe bir saplantılı bir hastalığa dönüyor.

Enver Paşa'nın Aşkı

Tutkulu Aşk ve Paranoya

Enver Paşa, Naciye Sultan‘dan uzaklardayken kulağına sürekli bir dedikodu geliyor, çok kıskanıyor ancak kıskandığını da açık açık söyleyemiyor. Onun başkasıyla tanışıp, kaynaşıp, etkilenmesinden o kadar çok korkuyor ki mektuplarında onu birisiyle tanıştırabilecek insanlarla görüşmesini istemediğini bile yazıyor. Tutkusu, paranoyaya dönüyor -aslında tam olarak paranoya da denemez yazının sonunda anlayacağız- Yıllarca sürgünde yaşamış bir asker, hayatına tek bir kadın bile girmiyor. Varsa yoksa Naciye ve Naciye’nin hayali… Haliyle onun yokluğunda başkasıyla olabileceği fikrine tahammül edemiyor. Yazılarında sürekli ona sadık kalmasını dilediğini söylüyor. Örneğin bir mektubunu şu şekilde bitiriyor,

Seni bütün ruhumla kucaklar, öper, yavrularımla birlikte Allah’a emanet ederim. Naciye, inşallah beni unutmaz, bana sadık kalırsın. Yoksa hepimizin hayatı zehirlenir ruhum…

7 Aralık 1921

Karaağaca Çakımla İsmini Yazdım

Dedikodular almış başını gidiyor. Enver Paşa mağlup. Ölecek, belli ama dönemiyor. Çünkü o bir asker, kendine yenildi demeyi yediremiyor. Fakat bundan da önemlisi, Enver için, Naciye Sultan’ın karşısına yenilmiş olarak çıkmak istemiyor. Sonunu biliyor ve kendinden kaçıyordu. Öleceğini biliyor olacak ki Naciye Sultan’a yolladığı son mektupla beraber son bir hatıra gönderiyor. “Karaağacın bir dalı
Ve mektubu şu son söz ile bitiriyor:

Karaağaca çakımla ismini yazdım.

Paşa’dan Sonra Naciye Sultan

Bu mektuptan 10 gün sonra Enver Paşa şehit oluyor. Aradan birkaç sene geçtikten sonra da Naciye Sultan, Enver Paşa‘nın kendisini emanet ettiği kardeşi Kamil Bey ile evlenip yuva kuruyor. Maddi sıkıntılar yaşıyorlar, uzunca bir süre Türkiye‘ye dönemiyorlar. Dönebildiklerinde ise Naciye Sultan, bir dava açıyor Türkiye’ye çünkü tüm mal varlığına el konulmuş. Davayı kazanıyor çünkü padişah mallarına el konuluyor, aile mallarına değil. Davayı kazanıp Ortaköy’deki Naciye Sultan Korusu‘nu alıyor. Türkiye’ye dönüşünden yaklaşık 5 yıl kadar sonra ise vefat ediyor. Tahmini olarak 60’lı yaşlarda.

Enver Paşa’nın hikayesinden yola çıkarak büyük adamların ne kadar yalnız olduklarını anlıyoruz. Savaşlar, mücadeleler, sürgünler, hırslar ama en kötüsü garip, çaresiz ve aşık bir adamın yalnızlığı…

Enver Paşa’nın Aşkı: Naciye Sultan” başlıklı yazımızın sonuna geldik. Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!