Eğitim ve Öğretim Sorunu

Eğitim ve Öğretim Sorunu

Bugün birçok sonucun nedeni olarak karşımıza çıkan eğitim ve öğretim hakkında konuşacağız. Sanayi sorunu, ekonomik problemler, kültür eksikliği, saygısızlık, toplumun şiddet eğilimi vb. birçok konu. Olması gerekeni elden geldiğince konuşacağız çünkü eğitim ve öğretim sorununun ülkemizde yeterince ele alınmadığından şikayetçiyim. Haydi başlayalım, Eğitim ve Öğretim Sorunu yazımıza geçelim dostlar!

Eğitim ve Öğretim Sorunu – Gözlemler, çözüm arıyor

Veriler, bir yanlışlık var diyor. PISA testlerine baktığımızda çocuklarımızın okuduklarını anlayamadığını görüyoruz. Okuma oranlarının çok düşük olmasından kaynaklı bir durum tabii ki ancak buna da yazının ilerisinde değineceğiz. Bugün ilköğretimden ortaöğretime geçen ve okuma yazma bilmeyen öğrencilerimiz var. Okullarımızda, bir saçmalık oluşturuldu, ortalama ile geçme saçmalığı. Öğrenci 5 zayıf ile 50 ortalamayı tutturup sınıfını geçebiliyor.
Meslek liselerinin itibarı kalmadı, günümüzde hiçbir işlevi kalmamış bölümlere öğrenciler yollanıyor. Tarımdan şikayet ediyoruz, daha çok önem verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizde kaç tane tarım lisesi var? Ve daha sorgulanması gereken birçok konu.

Eğitim ve Öğretim Sorunu – Mesleki Eğitimin Önemi

Yıllardır meslek lisesi öğretmeni alımı ya hiç ya da 1-2 düzeyinde kalıyor, yeni nesil, genç öğretmenler liselerde bulunmuyor. Öğrencilere bir alternatif olarak sunulmayan bir konum haline gelmiş olan bu kurum, “başarısız öğrenci” için bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Ancak işin özü şu ki oradaki öğrenciler başarısız değil, liseden sonra üniversite okumayan kişi “başarısız” olmak zorunda hiç değil.

Devasa Öğrenci Sayısı, Devasa Bütçe Harcaması

Türkiye’de 5-19 yaş arasındaki öğrenci sayısı 18 milyondan, toplam öğrenci sayımızsa 26 milyondan fazla. Hatırlatalım, Yunanistan’ın nüfusu yaklaşık 11 milyon.
Bunun başlıca sebebi Türkiye’de herkesin üniversite bitirmesi gerektiği algısıdır. 12 yıl zorunlu eğitim artık ülkemizde minimum 16 yıla çıktı. Hiçbir işlevi olmayan bölümlere kaydolma hakkı tanınan, okuduğunda hiçbir şey olamayacağı belli olan öğrenciye minimum dört sene boyunca öğretmen maaşı, arazi, burs ve kredi veriliyor. Bu da başlıkta belirttiğim devasa bütçe harcamasına sebep oluyor. Bu bütçe harcaması da ekonomide aksaklığa, eğitim kalitesinde azalmaya sebep oluyor.

Eğitim ve Öğretim Sorunu – Üniversite Sıralamaları ve Okuma Oranı

Dünya’da üniversiteler arasında sıralama yapılıp listeye bakıldığında Türkiye’den bir üniversiteyi ilk 500 sıralamasının sonlarında bir yerde yakalıyoruz. Bunun sebeplerinden en büyüğü yukarıda yazdığım devasa bütçe harcamaları. Bir diğeri ise ilk başta şikayet ettiğimiz öğrencilerimizin okuduğunu anlayamama sorununun nedeni “okumamak.”
Türkiye’nin okuma oranı %0.1 ile Demokratik Eğitim ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin raporuna göre 86. sırada. Fransa ve İngiltere %21 ile başı çekiyor, %14 ile Japonya takibi yapıyor. Amerika, %12 okuma oranına sahip. Türkiye’de kitap okuyanların yüzde 45’i aşk, yüzde 43’ü din (namaz hocası-dua kitapları), yüzde 12’si masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyor. İnsanlarımız okumuyor, internet, tv kullanımına günde sekiz saat harcayan halkımız kitaba sadece bir dakika ayırıyor. Bu nedenle de hiçbir konuda derin bilgiye ulaşamıyorlar.

Öğrenme Kültürü En İyi Okulda Kazanılır

Okula gitmek isteyen, bir şeyler öğrenmek isteyen kaç kişi var? Bunu öğrencilerin istemelerini sağlayacak ne gibi faaliyetler yürütüyoruz? Herkes öğrenme ve bilim açlığı çekmeyebilir. Peki bizim okullarımız gerçekten öğrenciye bir şeyler öğretmek üzerine dayalı bir sistemle mi ilerliyor? Biz öğrencilerin kaçına öğrenme-okuma kültürünü okulda öğretebiliyoruz? Matematik problemleri için çocuklara ezberlemeleri gereken formüller dayatıyoruz, buna eğitim diyoruz ama bu çocuklar hiçbir şey öğrenemiyorlar. Çünkü üstünkörü bir şekilde öğrenip bilginin derinine girmelerine olanak sağlamıyoruz. Müfredat bir ortaokul, bir lise öğrencisine göre gereksiz ağır, bu nedenle ezber sistemi uygulanıyor. Temel bir eğitim-öğretim amaçlanmıyor. Bunları başaramadığımız gibi öğrenci de bir şey öğrenmeden hayatından senelerin geçip gitmesini izlemek zorunda kalıyor.

Üniversite Diploması Şartı

Bugün çocuklarımız bir üniversite diplomasına sahip olmadığında hiçbir şey olamayacağını düşünüyor ve bir üniversitenin, bir bölümüne kayıt olup hayatından minimum dört senenin yok olmasını izliyor. Gereği olmayan, güncelliğini kaybetmiş bölümlerde sanki bu bölüm üzerinden iş sahibi olacaklarmış gibi öğrenim görme hayali kuruyorlar. Ancak aydınlanmanın sonucu çok ağır oluyor. Başlıca sonucu, işsizlik. Yapabilecekleri, para kazanabilecekleri meslekler arayarak en az 2 yıl geçirip bu serüvende de yıllarının heba olmasını izliyorlar.

Alternatif Seçenekler Zaman Kazandırır

Toplumumuzdaki en büyük yanlış algı şu. “Üniversite okumayan kişi işsiz kalmaya mahkumdur.” Hayır efendim değildir. Bugün birinin çıraklık-kalfalık-ustalık serüveni, üniversite-yüksek lisans-doktora serüveninden ayrı tutulamaz. İlber Ortaylı’nın söylediği gibi:

Elit (seçkin) olmaktan, elitist bir eğitim aramaktan, talep etmekten korkmayın. Elitlerimizi iyi değerlendirememekten korkun. Çünkü böyle bir toplum gerilemeye mahkumdur.

İlber Ortaylı

Elit sistem soyluluk değildir; paranın elitizmi değildir; aklın, yeteneğin elitizmidir. Elitizm illa fizik profesörü, matematik dahisi çıkarmak zorunda değildir. El emeği yapanların eliti de vardır. Böyle yetenekleri olan insanlar niçin üniversitelerde zorlanacağı şeyler ile hayatından yıllarını heba etsin?

Üniversite ve Teknik Okul

Bugün 10. sınıf sonunda tercih edilmesi zorunlu olan sayısal-sözel- eşit ağırlık bölümlerinin kaldırılması ve bunun yerine öğrencilere üniversite sınavı altyapısı mı, yoksa teknik okul altyapısı mı almak istiyorsunuz sorusu sorulmalı. Üniversitelerdeki gereksiz, içi boş eğitim veren bölümler acilen kapatılmalıdır. Üniversite sınavını kazanması zor görülen çocuklara böyle bir alternatif sunulması gereklidir. Çünkü böyle bir eğitimi, altyapısı olmayan çocuk, yıllarca boş vakit geçirerek ekonomiden soyutlanır. Milli geliri ve refahı düşürür. Yatırımı, harcamayı, kazancı ve birikimi kısıtlar. Birikim kazanmak için yılların kaybolmaması gerekir. Biz, bunu sağlamalıyız. Bunu sağlarsak, sanayide de gelişiriz, ekonomimiz de düzelir, kültürlü, saygılı bireylere sahip oluruz. Çünkü eğitim her kilidi açar, öz güvenli ve eğitimli birey saygılı bireydir.

Velhasıl, sorunlarımızın neler olduğunu ve bunların çözümü için uğraşmadığımız sürece. Bu sitem ettiğimiz düzen sürmeye devam eder. Bunu bilmeli, özümsemeli ve en önemlisi çaba göstermeliyiz. Okuduğunuz için teşekkürer dostlar!

Diğer içeriklerimize ulaşmak için buraya tıklayın. Ayrıca, bizi Instagram ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın.