Bu yazımızda sizlere dinsizlik ve politika gibi sebeplerden dolayı taşlanarak öldürülen kadın filozof Hypatia‘dan bahsedeceğiz.
İnsanlık yaşamı boyunca cinsiyetler arasındaki dengesizliğin bilincindeyiz. Gerek dini söylemler, gerekse de toplumsal açıdan belirlenmiş kurallar gereği kadın olgusu sık sık yok sayılmıştır. Başarı kavramını tek cinsiyete indirgeyerek salt erkek ile bağdaştırmak ise esasen fazlaca yanlıştır. Bu argümana karşıt olarak sunulabilecek nice başarılı kadının varlığı ise tarih sahnesinde kendini göstermiştir. Bunların yanı sıra da dönemsel olarak o döneme hükmeden dogmatik düşünceler olmuştur. Dönemine hükmeden düşüncelerine aldırış göstermeden hatta çoğu vakit egemen düşüncelere karşıt argümanlar sunarak, gerçek arzusu ile yanıp tutuşan nice erkek – kadın insan tarihsel süreçte bulunmuştur. Şüphesiz ki, İskenderiyeli Hypatia bu duruma en kuvvetli örneklerdendir. Onun yaşamı, karanlığın ışık üzerine kurduğu baskıyı ve egemenliği en bariz bir şekilde aktarmaktadır.
İskenderiyeli Hypatia Kimdir?
Taşlanarak Öldürülen Kadın Filozof: Hypatia kimdir?
Roma İmparatorluğu‘nun gücünün azalmaya başladığı ve giderek yozlaştığı 4. yüzyıl dolaylarında, 371 yılında doğmuştur Hypatia. Doğduğu yer olan İskenderiye, şüphesiz ki kütüphanesi ile çokça ön plana çıkan bir yerdir. Hypatia’nın bilgi birikiminin temellerinin babası Theon tarafından atıldığını biliyoruz. Theon pozitif bilimlere ilgi duyan, filozof Aristoteles’in düşüncelerini benimseyen, İskenderiye okulunda yönetici ve matematikçidir. Kızının dogma düşüncelerden sıyrılarak kendi düşüncelerine yön vermesini çokça istemiştir dolayısıyla da bu yönde bir eğitim vermiştir. Bunun yanı sıra da Theon kızını bedensel açıdan geliştirmek konusunda da gayret göstermiştir. Hypatia‘nın Atina‘da eğitimine devam ettiğini biliyoruz. Ardından da İskenderiye‘ye geri dönmüştür.

Aldığı eğitim ve bilgi birikimleri sayesinde İskenderiye’de saygıyla karşılanır ve yetkililer ile birebir sohbetlerde bulunabilir. İskenderiye okulunda, Yeni Platoncu felsefi akımı eşliğinde öğrencilerine felsefe, matematik ve astronomi alanında eğitim verir. Öğrencileri arasında sonradan İskenderiye Valisi olacak Orestes ve Piskopos olacak Synesius vardır. Hypatia’nın eserlerinin bir çoğu günümüze ulaşamadığından söz edemiyoruz. Fakat Piskopos Synesius’un, Hypatia’ya gönderdiği mektuplarının bir çoğundan haberdarız.
Hypatia’nın Yaşadığı Dönemde İskenderiye’nin Durumu Üzerine Kısa Bakış
Hypatia parlak, bilgili ve etkili bir filozof olmasına karşılık yaşadığı dönem ve bulunduğu coğrafya ona uygun değildi. Roma İmparatorluğu‘nun giderek gücünün azaldığı bu dönemlerde Hristiyanlık da giderek artmaktadır. İskenderiye’de, Roma Tanrılarına tapan Paganlar ve Hristiyanlar çokça çatışmaktadır. Roma İmparatoru Hristiyan dinini benimsemiş ve Roma İmparatorluğu’nun da resmi dini Hristiyan olarak belirlenmiş olmasına rağmen, geçmişten kalan Pagan inancına mensup insanlar bulunmaktadır.
391 yılında çıkan ayaklanma da her iki taraftan insanlar kılıç kılıca birbirlerini katlettiler. Bu arbedenin sonucunda İmparator, putperestliğin (pagan inancın) neden İskenderiye’de böylesi devam ettiğini sorunca, cevap olarak kütüphanede bulunan ve putperest kültürünü devam ettiren kitaplar nedeniyle olduğunu öne sürdüler. Bu nedenle de arbede sonucunda Hristiyanların meşhur kütüphaneyi yakıp talan etmesine izin verildi. Hypatia’nın da yaşadığı döneme denk gelen 391 yılında, onun da çalışmalarının bir kısmı yok edilmiştir. Bu ve buna benzer olaylar neticesinde İskenderiye’de Hristiyan düşüncesi egemen oldu. Söz konusu bu düşünce, bağnaz ve katıydı.
Hypatia ve Acımasızca Katledilişi
Hypatia‘nın tek gayesinin gerçek olması, bilgi merakı ile çepeçevre olması sebebiyle o tüm bu arbedelere karşıydı. Din kavramı kullanılarak yapılan ayrıştırmayı ve katliamı mantıksız bulduğunu dile getiriyordu. Herhangi bir dine mensup olmadığını, felsefeye inandığını söylüyordu. İskenderiye Valisi ve Hypatia’nın eski öğrencisi Orestes ile İskenderiye Piskoposu Cyril arasındaki büyüyen bir tartışma da aynı dönemde söz edilmektedir. Bu tartışma esasen olaya Hypatia’nın da dahil olmasına sebep olmuştur, sebebi ise Orestes ve Hypatia‘nın yakın ilişkisidir. Cyril bu yakın ilişkiden yola çıkarak, Hypatia aleyhine kışkırtıcı söylemlerde bulunmuştur ve Hypatia’nın dinsiz, şeytan ve bir cadı olduğunu söylemiştir. 415 yılında Cyril‘in kışkırttığı büyük bir güruh Hypatia’yı sokaklarda sürükleyerek, soyarak, taşlamışlar ve bedeninin tüm uzuvlarını parçalayıp yakmışlardır.

Düşünceleri ve Felsefesine Bakış
Hypatia Yeni Platoncu felsefe akımını benimseyenlerdendir. Plotinos öncülük ettiği, Platon’un felsefesinin yorumu olarak görülen bu felsefi düşünce hakkında dersler vermiştir. Astronomi üzerine olan çalışmaları özellikle Dünya’nın ve gezegenlerin dönüşüne dair idi. Yaşadığı dönemde hakim olan astronomi görüşü, 100-170 yılları arasında yaşamış Batlamyus‘un Dünya Merkezli modelidir. Bu görüş çerçevesinde gezegenlerin Dünya’nın etrafında dairesel bir şekilde döndüğünü ifade eder. Hypatia ise bu yörüngesel sistemin doğruluğu konusunda araştırmalar yapar. Hypatia’nın gezegenlerin hareketinin elips biçiminde olduğunu keşfettiği öne sürülür. 1572-1630 yılları arasında yaşamış gökbilimci Johannes Kepler‘a atfedilen gezegenlerin elips yörüngede dönüyor oluşuna dair keşfini Hypatia’nın, asırlar önce keşfettiği öne sürülür.
Atina’da Yeni Platoncu felsefi sistemi ile kendisini bağdaştırmıştır. Yeni Platonculuk Platon’un düşünceleri çerçevesinde oluşsa da, öncüsü Plotinos yalnızca Platon’un belli düşüncelerini ele almıştır.
Plotinos’un Platon’u, gerçek Platon kadar safkan değildir. Plotinos’un kitaplarında göründüğü şekliyle Platon neredeyse tamamen İdealar teorisinden, Phaedon’un ve Devlet’in VI. Kitabının mistik öğretilerinden ve Symposion’daki aşk tartışmasından oluşur.
Bertrand Russell – Batı Felsefesi Tarihi 1.Cilt
Yukarıdaki alıntıda da açıklandığı üzere Platon’un düşüncelerini baz alarak mistik öğretiler ortaya atmıştır diyebilmekteyiz. Plotinos’un düşünceleri vesilesiyle Orta Çağ Katolik düşüncesi şekillenmiştir. İşte Hypatia’nın da benimsediği düşünce, Plotinos’un temsil ettiği Yeni Platoncu düşüncedir.
Ayrıca Hypatia 1509-1511 yılları arasında yapılan ünlü Atina Okulu freskinde yer edinmiş değerli bir filozoftur.
Raffaello Sanzio – Atina Okulu Freskte yer eden Hypatia.
Hayatını Konu Edinen Film: Agora (2009)
Bizi birleştirenler, ayıran şeylerden daha fazla, hepimiz kardeşiz.
Agora (2009) Yönetmen: Alejandro Amenábar
Yukarıdaki replik Hypatia‘nın yaşamını anlatan Agora isimli filme ait bir repliktir. Yaşadığı dönem olan İskenderiye atmosferini güzel lanse ettiğini düşündüğüm 2009 yapımı Agora filmi, Hypatia hakkında öğrenilenleri tekrar etmek adına güzel bir kaynak olarak önerimdir.

“Dinsizlik İle Suçlanıp Taşlanarak Öldürülen Kadın Filozof: Hypatia” adlı yazımızın sonuna geldik. Diğer içeriklerimize göz atmak için buraya tıklayın. Ayrıca, bizi Instagram ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın.
Kaynakça
- RUSSELL, Bertrand, Batı Felsefesi Tarihi 1.Cilt, Alfa Yayınları, Çev: Ahmet Fethi
Bir cevap bırak