Son zamanlarda dünyada oldukça ilgi gören akımlardan biri olan sıfır atık temelinde hiç çöp çıkarmayıp geri dönüşümü hedefler. Amaç israfı engellemek, denizlere, okyanuslara daha az çöp göndermek, daha az enerji harcamak ve daha temiz ve sürdürülebilir bir dünyada yaşamak.
Plastik doğada 1000 yıl içinde kaybolurken plastiklerin üretiminde harcanan tonlarca su ve elektrik enerjisi büyük bir kayıp olmakta. Plastik ürünlerden vazgeçilmesin diye plastik şirketlerinin “uydurduğu” yalanlar da olunca insanların plastik ürünlerden vazgeçmesi oldukça zorlaşıyor. Aldığımız ve geri dönüşüm kutusuna attığımız her plastiğin geri dönüştürüldüğünü düşünüyoruz çünkü daha ilkokuldan beri bize yanlış bir şekilde geri dönüşüm anlatılmakta ve biz de onu uygulamaktayız.
SADECE 100 PLASTİKTEN 9 TANESİ GERİ DÖNÜŞÜYOR.
Bu %9’luk oranın sebepleri bazı plastiklerin geri dönüştürülemez olması, şirketlerin dönüştürmeye enerji harcamak istememesi, insanların geri dönüştürülebilir ürünleri direkt çöpe atması ve yerel belediyelerin sorumsuzluğu gibi sıralanabilir.

Geri dönüştürülmede harcanan enerji neredeyse ürünlerin oluşumunda harcanan enerji kadar bu yüzden akıbetini bilmeyeceğimiz sırf geri dönüştürülür diye aldığımız ürünleri almak yerine onları almamak, tüketim zincirine yeni bir zincir eklememek ve atığımızı azaltmak geri dönüşümden daha faydalı olacaktır.
Size sıfır atık yaşam biçiminin neden önemli olduğunu çok basit ve gündelik bir şekilde açıklayacağım.
Bugün uykunuzdan uyandınız. Yataktan kalktınız ve tuvalete doğru ilerlediniz. Dişinizi fırçalamak için diş fırçanızı aldınız, diş macununuzu sıktınız. Ellerinizi sıvı sabunla yıkadınız. Mutfağa gittiniz kahvaltı hazırlamak için plastik şeffaf kaptaki peyniri çıkardınız, zeytini ufak bidondan çıkardınız, domates ve salatalığınızı marketten aldığınız plastik poşetten çıkardınız, salamınızı plastik kabından çıkardınız, bakkaldan aldığınız sıcak ve taze ekmeği de poşetinden çıkarıp hepsini sofraya koydunuz. Yemek bittikten sonra pakette bitmiş olan peynirin kabını çöpe attınız. Öğlen vakti yemek yapmaya vaktiniz olmadığı için poşetten bir meyve çıkardınız. Akşam yemeği yapmak için mutfağa girdiniz. Mercimeği paketinden çıkarıp tencereye koydunuz, plastik şişedeki yağı eklediniz, tenekedeki salçayı koydunuz ve daha dün aldığınız ufak poşetteki tuzu bir kaba boşaltıp paketi atıp tuzu yemeğe koydunuz. Bir de pilav yapmak istediniz pirinç poşetindeki pirinçleri bir tabağa koyup paketi attınız. Birkaç saat sonra yemeğe oturdunuz ve bakkaldan aldığınız asitli içeceği masaya koydunuz. Yemeğinizi yediniz içeceğinizi içtiniz ve içeceğin şişesini çöpe attınız. Gece de keyif olsun diye aldığınız abur cuburları bitirdiniz. Yatmadan önce tekrar dişlerinizi fırçalayıp ellerinizi yıkadınız ve sonunda uyudunuz.
Buraya kadar güzel, ama?
Şöyle biraz bakınca aslında ne kadar çok çöp üretiyormuşum diye bir düşünce gelmesi gerekli. Diş fırçanızdan pirinç paketine, pirinç paketinden sıvı sabun kabınıza kadar her şey PLASTİK.
Şimdi diyorsunuzdur “Eee plastiğe koymasak ne yapacağız?” aslında bu saydıklarımın hepsinin çok alternatif yöntemleri var hem daha sağlıklı hem daha ucuz hem de daha çevreci alternatifler.
Mesela benim de bizzat uyguladığım diş fırçanızı tahta veya bambu alıp, diş macununuzu kendiniz yapmak.

Diş macununuzu evde yapmak için internette oldukça tarif var ve çoğu çok kolay bulunabilen ve uzun vadede tasarruf yapmanızı sağlayacak ürünler. Böylece plastik ambalajlı diş macunu ve diş fırçası almak zorunda kalmayacaksınız. Ayrıca bambu diş fırçalarının kullanım ömrü normal diş fırçalarına göre daha uzun.
Manava, markete veya pazara meyve sebze almaya gittiğinizde normal bez çanta ya da file götürebilirsiniz.


Dışarı çıktığınızda haftalarca güneşte durmuş, her çıt yaptığında içindeki petrolun suya karıştığı hem sağlıksız hem de çevreye zararlı pet şişeleri almak yerine sıcak ve soğuğu muhafaza edebilen çelik mataralar almanız sizi tasarrufa itecektir.

Pirinç, mercimek, makarna, lif, nohut tarzı kavanozlarda saklanabilecek gıdaları bazı pazarlarda, dükkanlarda, marketlerde açılan stantlarda görevliye kavanozunuzu verip ona koymasını isteyerek hem nereden ne aldığınızı hem de içeriğini bildiğiniz daha sağlıklı ürünler yiyerek kendi sağlığınıza ve çevreye katkınız olabilir.

Ev tamam, peki sokakta kullandıklarımız?
Keşke tükettiğimiz atıklar sadece evde tükettiklerimiz olsa. Dışarıda zincir kahve dükkanları, fast food dükkanları da oldukça büyük bir tehlike. Bu dükkanlarda bir kahve almak için 3 tane plastik çıkıyor. Kahve kapağı, kahve kutusu ve pipet.

Bu tarz zincir dükkanlara hiç gitmemek tabii ki tüketim sektörünün arkasındaki büyük çılgınlık için daha iyi ancak illa gitmeyi düşünüyorsanız da normal porselen bardağa koymak istediğinizde koyuyorlar üstelik kendği mataranızı götütürseniz bardak fiyatını çıkarıyorlar.
Türkiyede sıfır atık kapsamında bazı kahve dükkanları termosunu veya bardağını getirene çeşitli indirimler uyguluyor. Dükkanların listesi: https://www.turkisiminimalizm.com/post/sifir-atik-konusunda-beraber-bir-adim-atalim-mi-kahvemtermosta
Kağıt bardaklar plastik bardaklara göre daha sağlıklı dursa da çoğu karton bardakların içinde de plastik var. Hatta daha bile az çevrecidir.
Karbon emisyonları konusunda uzman araştırma kuruluşu Global Carbon Clear firmasının yaptığı araştırmaya göre; plastik bardakların üretiminde kullanılan enerji, muadiline kıyasla yüzde 50 daha azdır. 75 adet bardak üretim ve kullanımı için gereken enerji 20 MUe (Milyon birim enerji) iken aynı miktarda kağıt bardak 30 MUe enerji tüketmektedir. Bu bakımdan plastik bardak “daha çevreci bir üründür”. Kağıt bardaklar, plastik bardakların üç katı daha fazla karbon salımına neden olmaktadır. Global Corbon Clear firması analizine göre, iki bin adet plastik ve iki bin adet kağıt bardak kullanımının kıyaslanması sonucunda, bu miktar kağıt bardağın üretim ve tüketimi sonucu, 1100 Kg karbon gazı salımı olduğu, plastik bardak için ise salınan karbonun 430 kg olduğu belirlendi. Atık olarak yeniden dönüştürülememesi bir yana, kağıt bardaklar doğada bozunurken de daha fazla kirliliğe neden olmaktadır. Bozunma sırasında yayılan metan ve karbon gazı plastik bardak için göz ardı edilebilecek miktarlardayken, kağıt bardakta 38 kg seviyelerindedir. (kaynak: https://www.dunya.com/gundem/plastik-bardaklar-kagit-bardaklardan-cevreci-cikti-haberi-206694 )
Plastiklerin başka bir boyutu: Deniz Canlıları ve Okyanuslar
Plastikler bizi etkilediği gibi okyanus canlılarını etkiliyor. Bizim bıraktığımız “basit ve masum” bir çöp hayvanların yemek yemesine, hareket etmesine ve daha birçok şeye engel oluyor.



Çöp ve plastikler sadece doğada değil. Maalesef denizlerde olan plastiklerden balıklarda etkilenmekte ve bizim yediğimiz balıklarda kanser dahil olmak üzere bir sürü hastalığa sebep olabilecek mikroplastikler mevcut.

Ben kendi sıfır atık macerama Lauren Singer isimli çevre öğrencisinin çıktığı bu TedX konuşması ile başlamaya karar verdim.
Videoda dediği gibi bu işe karar verdiğimde ilk önce çöpüme baktım. Neler var, neler yok diye. Ve çoğumuzda da olduğu gibi çöpümün %85’ini ambalajlı veya plastik kaplamalı ürünler oluşturuyor ve bu kadar çöp çıkarmama bir hayli şaşırdım. Çöpümün geri kalanını da yemek artıkları veya sebze meyve kabukları oluşturuyordu. Bu atıkları da azaltmak için gübre yapmayı öğrendim ancak henüz deneme fırsatım olmadı 🙁 TedX videosunun linkini buraya bırakıyorum:
Belki bunu okuyan bazı kişilerde, dünyada herkes plastik kullanıyor ben niye kullanmayayım ki? benim bırakmamla mı dünya değişecek? veya bir taneden ne olacak dünyada milyarlarca var zaten. Evet sonuçta bir kişisiniz ama bu yaptığınızla dünyaya verdiğiniz zararı azaltıp diğer insanlara örnek olmak sizin elinizde. Ve gelecekte yaşanılamaz bir dünya haline gelirse en azından “Ben elimden geleni yaptım” diyebilecek olmanız bile çok büyük ve onore edici bir şey.

Yazımı Lauren Singer’ın bir sözü ile kapatmak istiyorum.
“Ben sadece tek bir kişiyim. Ne gibi bir farklılık yaratabilirim ki? Amacım belli aslında: Ben bu dünyada bıraktığım çöplerle değil, yaşadığım sürece yaptığım şeylerle hatırlanmak istiyorum”
Bir cevap bırak