Tevfik Fikret

Acılar İçinde Bir Şair: Tevfik Fikret

Tevfik Fikret

Döneminin sıkça tartışılan, ardından gelen nesiller için batılılaşmanın şaşmaz öncülerinden olan Tevfik Fikret kendisini bildiğimiz ‘Tevfik Fikret’ yapan pek çok şey vardır. Sivri dili, isyanı, sevinci, kederi, umudu ve umutsuzluğu. Ona bunları kazandıran ise şüphesiz yaşadıklarıdır.

Toplum için sanat anlayışı ile yazılan şiirlerin geneline bakılırsa oldukça karamsar, şikayet dolu hatta isyankar olduğu görülebilir. Ona bu üslubu kazandıran olaylar ise hiç şüphesiz tatsız hatta acı dolu olaylardır. Gelin şairin kısa hayatıyla birlikte bu olaylara göz atalım.

Şairimiz 1 Ocak 1867 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası devlet memuru olan Hüseyin Efendi, annesi ise Hatice Refiha Hanımdır. Hayatının erken dönemlerinde acıyla tanışan Mehmed Tevfik (ki asıl adı budur) 12 yaşında annesini koleradan kaybetti. Bunu takip eden yıllarda babası saraya jurnal edildi ve sürgüne gitti. 19 yıl kadar sürgünde kalan babasını bir daha göremedi.

Böyle acı bir başlangıç yaptığı hayatında dönüm noktası Mektep-i Sultaniye girmek oldu. Orada dönemin usta kalemlerinden edebiyat dersleri alan Fikret şiirle bu yıllarda ilgilenmeye başladı.

Tevfik Fikret
Tevfik Fikret ve Galatasaray Futbol takımı

Okuldan mezun olduğu zaman bunu takip eden bir memuriyet hayatı oldu. Çeşitli kalemlik ve odalarda çalışan Tevfik Fikret aynı zamanda da Türkçe ve Fransızca dersleri de veriyordu. Bu yıllarda dayısı Mustafa Bey’in kızı Nazime hanım ile evlendi (1890).

1892 yılında bir dönem hocası olan Muallim Naci’nin vefatı üzerine Mektep-i Sultanide edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. Daha sonra maaş kısıtlaması nedeniyle istifa etti. Daha sonraları müdür olarak dönecek ve Mektep-i Sultani ile özdeşleşen başlıca isim olacaktır.

Servet-i Fünun’un Kapanışı ve Art Arda Gelen Kayıplar

Hayatının dönüm noktalarından biri muhakkak hocası Recaizade Mahmut Ekrem’in telkinleri ile Servet-i Fünun dergisinin başyazarlığını üstlenmek oldu. O ve arkadaşlarının dergi vesilesi ile oluşturduğu etki edebiyat tarihimizde “Servet-i Fünun Dönemini” doğurmuştur. Ancak dönemin şartları nedeniyle (merak edenler “İstipdat Dönemini” araştırabilirler) dergi kapatılmıştır (1901).

Tevfik Fikret
Aşiyan

Arka arkaya gelen yıllarda en yakın arkadaşlarından İsmail Safa ve Hüseyin Siret sürgün edildi (1900); aynı sene hem dergi kapatıldı hem de İsmail Safa sürgün gittiği Sivas’ta öldü (1901); en son ise kız kardeşi Sıdıka genç yaşta hayatını kaybetti (1902). Birkaç yıl sonra ise babası sürgünde öldü (1905).

Aşiyan

Ardı ardına yaşadığı bu olaylar onun doğasındaki isyan, melankoli ve yıpranmışlığı meydana getirdi. Uzun zamandır planladığı inziva fikrini 1905 yılında inşaatı tamamlanan “Aşiyan” ile gerçekleştirdi. Rumeli Hisarı yakınlarında bulunan ve ismi Farsça kuş yuvası anlamına gelen Aşiyan günümüzde müze olarak kullanılmaktadır (Eşsiz boğaz manzarası görülmeye değer).

Tevfik Fikret
Tevfik Fikret ve oğlu Haluk

Aşiyanda geçirdiği inziva yıllarında bazı kavramlar üzerine düşünen şair toplumcu şiirlerini de yazmaya başladı ancak, 2. Meşrutiyete kadar hiç biri yayınlanmadı. 2. Meşrutiyet onu inzivadan çıkaran olay oldu. Daha önce bahsettiğimiz Sultan-i müdürlüğü ise bu yıllarda geldi. Ancak yeni gelen yönetimin eskisinden farklı çok da olmadığını gören Fikret çeşitli anlaşmazlıklardan dolayı görevinden ayrılarak tekrar inzivaya çekildi.

Fikret’in hayata karşı en büyük umudu, hevesi oğlu Haluktu. Oğlu Haluk’un doğumundan itibaren onun ileride milleti bilgisiyle aydınlatacak bir kahraman gibi yetişmesini arzulayan Tevfik Fikret, 1909 yılında on dört yaşındaki Haluk’u elektrik mühendisliği eğitimi alması için İskoçya’nın Glasgow kentine gönderdi. Ancak oğlu Haluk yanına yerleştiği ailenin etkisinde kalarak Hristiyan oldu. 1913 yılında Amerika’ya yerleşerek ailesine izini kaybettirdi. 1943 yılında bir rahip olarak hayatını kaybetti.

Vefatı

Tevfik Fikret
Fikret’in mezarı

Hayattaki can damarı olan oğlundan da darbe yiyen Fikret’in sağlığı bozulmaya başladı. 8 yıldan beri gizli şeker hastalığı bulunan şair kimi iddialara göre son dönemler ilaç tedavisini de reddediyordu. 1915 yılında geçirdiği bir ameliyat sonrası durumu iyice kötüleşen Fikret 18 ağustosu 19 ağustosa bağlayan gece hayatını kaybetti.

Yazarın Son Notu

Çeşitli merhalelerden geçen hayatında her zaman doğru bildiğinin arkasında durmuş. Zamanın ötesinde olan görüşü yalnız zamanındakilere değil kendisinden çok sonra doğmuşlara da ilham kaynağı olmuştur. Her şairin, hatta herkes hayatında onda bir takım farklılıklar meydana getiren bazı olaylar yaşamıştır. Ancak sizlerin de izniyle ben burada Tevfik Fikret’e ayrı bir parantez açma gereği duyuyorum.

Fikret ki bir çoğumuzun belki de hayal edemeyeceği birçok acı yaşamış ancak her zaman umutla doğrulmasını bilmiş çektiği acıları sermayesi yapmış ve işlemiştir. Ömrünün son yıllarında yaşanan onca kayıptan, zarardan ziyandan ve en kötüsü oğlunun ortadan kayboluşunun ardından herkesin beklediği gibi o köşesine çekilip susmadı 1914 yılında, ölümüne 1 sene kala, çocuklar için ilk şiir kitabı olan ve tamamı hece ölçüsü ile yazılmış “Şermin”‘i çıkardı. Ruhu şad olsun.

“Acılar İçinde Bir Şair: Tevfik Fikret adlı yazımızın sonuna geldik. Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!

Kaynakça