ABD savaşa katılmasa bugün siyasi harita nasıl olurdu? II. Dünya Savaşı ve Amerika. Amerika’nın II. Dünya Savaşı’na girişi nasıl olmuştur? O dönem “Süper Güç” koltuğuna yeni yeni kurulan Amerika Birleşik Devletleri‘nin savaşın seyrini ciddi şekilde değiştirdiği aşikar.
Adım Adım Savaşa
Roosevelt başkanlığa ikinci kez seçildikten kısa bir süre sonra ülkenin gündemi, pek de önemli görülmeyen yeni bir tehlikenin gölgesinde kaldı. Bu tehlike; İtalya, Japonya ve Almanya‘nın yayılmacı politikasıydı. Takvimler 1931 senesini gösterdiğinde Japonya, Mançurya‘yı işgal ederek Çin‘in gücünü kırdı. Ardından İtalya, Libya‘da işgallere başladı ve Etiyopya‘ya girdi. Tüm bunlar olurken Adolf Hitler, Nasyonal Sosyalist Parti‘yi kurup 1933 yılında iktidar oldu. Hemen sonrasında vakit kaybetmeden geniş ölçüde silahlanmaya başladı.
1938 senesinde Hitler’in, Avusturya‘yı Almanya’ya katmasıyla beraber Avrupa‘da ipler iyice gerildi ve her an savaş çıkma olasılığı meydana geldi. Birinci Dünya Savaşı‘ndan istediği sonuçlarla çıkamayan ABD, bu dönemde peş peşe tarafsızlık yasaları çıkartarak gerginlik ortamından tamamen uzak kaldı. Nazilerin 1939’da Polonya’yı işgali ve Avrupa’nın karışması üzerine ABD halkı açık şekilde Almanlara karşı cephe alıyordu. Buna karşın dönemin başkanı Roosevelt, olabildiğince savaşa girmekten kaçınıyor tekrardan bir Dünya Savaşı istemiyordu.
Amerika Yardımları ve Hamleleri
Fransa’nın tamamen işgal edilmesi ve 1940’ta Britanya’ya karşı hava saldırılarının başlamasından sonra Amerika halkı, hükumete olan baskısını arttırdı. Baskılar sonucunda Amerika, Müttefiklere yardım etmeyi onayladı. ABD, Kanada ve Latin Amerika Cumhuriyetleri birlikte çalışmaya başlayarak Batı Yarımküre’yi korumayı hedefledi. Giderek artan bunalım karşısında kongre, 1941 başlarında Başkan Roosevelt’in ABD savunması için savaşın kilit oyuncuları olarak gördüğü ülkelere (Büyük Britanya, Çin, SSCB) silah ve malzeme gönderme yasasını onayladı. (Yaklaşık 50 milyar dolarlık yardım yapıldı.)
Pearl Harbor: Amerika Savaşa Giriyor
Amerikan hükümeti ve halkı savaşın şiddetinin giderek tırmanmasını büyük bir gerginlik içinde izliyordu. Aynı günlerde Pasifik Okyanusu‘nda da zor günler yaşanıyordu. Japonya, İngiltere ve Fransa’nın sömürgelerine el koymuştu ve giderek büyüyordu. Rüzgarı iyi yakalayan Japonya, Mihver Devletlerine katıldı. Bunun üzerine ABD, Japonya’yı ekonomik olarak zor duruma sokacak ambargolar koymaya başladı. Sorunlar başta diplomatik olarak çözülmeye çalışılsa da herhangi bir sonuç alınamadı. Halen müzakere halindeyken 7 Aralık 1941’de Japon Uçakları, ABD’nin Hawaii eyaletinin bir parçası olan Pearl Harbor‘a büyük bir saldırı düzenledi. Normal şartlarda Birleşik Devletler’in bütün Pasifik gücünü yok edebilecek olan bu saldırı, Amerikan Kuvvetlerinin tatbikat halinde olması nedeniyle biraz daha hafif atlatılmıştır. Fakat buna rağmen kayıplar oldukça fazla olmuştur. ABD donanmasının büyük bir bölümünü kaybetmiş ve 3000’e yakın can kaybı yaşanmıştır.
Dünya Savaşı Seferberliği
Pearl Harbor baskını üzerinden çok geçmeden Amerika, 8 Aralık’ta Japonya’ya savaş ilan etti. Amerika artık resmen Dünya Savaşı içerisine girmişti. Hemen ardından ise Mihver Devletleri, ABD’ye savaş ilan etti. Roosevelt, hedeflerinin bir yıl içinde: 60 bin uçak, 45 bin tank ve 20 bin uçaksavar üretmek olduğunu açıkladı. Ülkedeki tarım, ticaret, iletişim, kültür vb. faaliyetler kısıtlandı nüfusun büyük bir çoğunluğu savaş sanayisinde çalışmaya yönlendirildi. Yeni bütçeler ayrılarak devasa boyutta zırhlı araç, tank ve gemi fabrikaları kuruldu. 14 milyondan fazla insan silah altına alındı.
Savaşı Almanya’ya Götürmek
Savaş ilanından kısa bir süre sonra ABD, savaşın yoğun şekilde sürdüğü Avrupa’ya müdahale etme kararı aldı. Amerikan ordusu ilk olarak Kuzey Afrika‘ya çıkartma yaptı. Burada bulunan İtalyan ve Alman ordularına karşı sağlam zaferler kazandı. Tüm bunlar olurken Almanlar, Ruslar tarafından Moskova‘dan püskürtülmüştü. Hemen ardından tarihin en kanlı muharebelerinden biri olan Stalingard savaşı yaşanmış, Naziler sarsıcı bir mağlubiyet yaşamıştı. Almanların sıkı müttefiki olan İtalya ise İngiliz ve ABD birlikleri tarafından sert saldırılara maruz kalıyor ve toprak kaybı yaşıyordu. Kısa süre sonra Akdeniz‘in güney kıyıları tamamen İtalyanlardan temizlenmiş ve Sicilya‘ya asker çıkarmaya başlanmıştı.
Müttefik Devletler uzun bir münazara sonrasında Rusya’nın doğuda Almanları daha kolay yenebilmesi için batıdan yeni bir cephe açma kararı aldı. Normandiya çıkarması olarak bilinen bu cephede Amerikalı, İngiltereli ve Kanadalı birlikler bulunuyordu. Fransa kıyılarına ayak basan taze birlikler Alman savunmalarını bir bir sıkıştırarak zor duruma soktu. Avrupa içlerinde ilerlemeye başlayan ve yolları güvenlik altına alan Müttefikler, destek kuvvetler yollamaya devam etti. Çok geçmeden Paris geri alındı ve Almanya’ya doğru ilerleyiş başladı. Esas Almanya sınırına gelindiğinde yoğun bir direnişle karşılaşan Müttefikler, 2 ay gibi uzun bir süre ilerleyişine devam edemedi. Ancak en sonunda direniş kırıldı ve Naziler büyük bir geri çekilişe başladı. Doğu cephesinde de Ruslara karşı yenilgi alan Almanlar, 8 Mayıs 1945‘te teslim oldular.
Bu esnada Pasifik Okyanusu‘nda ilerlemeye çalışan Japonlar için ise işler hiç yolunda gitmiyordu. Tokyo’ya göstermelik olsa bile yapılan bombardıman, ABD ordusuna büyük moral sağlamıştı. Hemen ardından Mercan Denizi Savaşı ve Midway Savaşı‘nda büyük kayıplar veren Japonların Büyük Okyanus hayalleri suya düşmüştü.
Dünya Savaşı ve Pasifik Okyanusu
Japonlar, Almanlardan daha uzun süre dayanarak savaşmaya devam etti. Çatışmalar büyük oranda Okyanus üzerinde meydana geldi. Filipinler Denizi‘nde büyük bir yenilgi alan Japonya Başbakanı Tojo istifa etmek durumunda kaldı. Çok geçmeden Leyte Körfezi‘nde de ağır yenilgi alan Japonya, Filipinleri tamamen kaybetti.
Savaş boyunca sürmekte olan Manhattan Projesi sonunda meyvelerini vermeye başlamıştı. New Mexico eyaletinde ilk defa atom bombası patlatıldı. Deneme başarılı geçmişti ve bomba doğru çalışıyordu. Savaşı erken bitirmek için bir fırsattı. Başkan Truman, Japonların teslim olması durumunda bombaların kullanılmayacağını söyledi. ABD başkanı, tarihi ve dini dokusu olan şehirlere hasar vermekten kaçınmak istiyordu. Bu yüzden ilk atış savaş endüstrisi ve askeriye üzerine yoğunlaşmış olan Hiroşima’ya atıldı. 2 gün sonrasında ise Nagasaki bombalandı. Bunun üzerine Japonya, 2 Eylül 1945‘te teslim oldu.
Savaşın bitiminden sonra Amerika Birleşik Devletleri, başta savaş sanayisi için kurduğu çoğu fabrikayı tüketim ürünlerine çevirdi. Savaştan yeni çıkmış olmasına rağmen yükselişini korumaya devam etti ve gelecek yıllarda birçok tarihi olayda parmak izi bıraktı.
2. Dünya Savaşı ve Amerika adlı yazımızın sonuna geldik. Bizleri Instagram ve Twitter hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz. Diğer içeriklerimize de göz atmayı unutmayın!